Wipeot The Game Crack Warez

Ne çok Özge Öztürk var olum bu ülkede! Bence herkesin Özge Öztürk diye bir tanıdığı olmalı. Vardır zaten. Bi aratak Facebook’tan. O değil de, canım sıkıldı benim ya. Üzüldüm. 6 yıllık üniversite öğrencisi olaraktan, bir kez bile Okan Bayülgen’in programına gitmediğime üzüldüm. Neden yapmadık olum böyle bir şey? Onu geçtim, hani Çanakkale Boğazı’nda tekneden atlayacaktık lan! Hani İstanbul’a gidip kumpir yiyip gelecektik olum? İzmir’de gezecektik hani? Neden yapmıyoruz ya!?

Yıpranmış saç suda batıyormuş arkadaş. O yüzden yıpranmış saçla yüzeyim demeyin. Vallahi çok zor oluyo ha.

Kendi kaleme de atarım, rakip ağlara da yollarım diyerek yazıma son veriyorum. Avrupa’nın yeni prensi! Golglolgoolglolgol Allah’ım gole bak! Yok böyle bir gol! Avrupa sahalarında. Ayakta da durun, önünde de eğilin, selam da verin!

Zorunlu Açıklama

Bugün bazı basın organlarında ”El Paso” adlı mekanda taşkınlık çıkardığım ve ”mgt, papaz ve KK” kod adlarıyla tanınan 3 kişiyi tartaklayarak yaralanmalarına sebebiyet verdiğim hakkında çeşitli asılsız haberler yayınlanmıştır.

Kamuoyundan ve sneyl.com ailesinden, mesnetsiz dedikodulardan üretilen ve yalnızca spekülasyon amacı taşıyan bu haberlere ve bu tarz haberciliğe itibar etmemelerini rica ederim.

Saygılarımla,

Japon Konsolosu
www.sneyl.com ”A” Kategorisi Yazarı

too much bulgur not enough maydonoz!


beni o yatakta dilim dilim doğrasalar 6:30 da kalkarmıydım acep ? yo dostlar yo deli filan öpmedi, sadece bugün amerikaya dönecek caroline için parti veriliyordu bizim de yiyecek bişeyler getirmemiz gerekiyordu. kapıya listeyi asmışlar bir baktım kızlar adlarının yanına şuraya yazsam klavyelerinizi salyaya boğacak türlü yemek isimleri yazmışlar, lan dedim benim ne eksiğim var?
makarna salatası, puf börek, havuçlu kek gibi alengirli işler yerine gene ben en iyi bildiğimi yapayım dedim: KISIR TABİ Kİ NE OLACAKTI? geleneksel her daim candır unutmayın, bundan yüz yıl önce makarna salatasımı vardı sorarım? oysa yüz yıl sonra ben eminim ki kısır yine olacak. ileri görüşlü bir insan olduğumdan yüz yıl sonrasını da düşünerek malzemelerimi aldım eve getirdim. akşamdan malzemeleri yıkadım kuruttum, doğrayacaktım ev kokmasın dedim yattım.
sabah 06:30 da şeytan dürtmüş gibi uyandım. şöyle onlara madem türksün göster ürksün tandanslı bir kısır yapmak, amerikaya gidene kadar midelerinde dansedecek bir lezzet şöleni hazırlamak istiyordum. bulguru koydum, üzerine suyu ekledim. tabi ben bunları yaparken aklımda bir yanda steynie nin keçibacağı macerası, keh keh gülüyorum içimden “len erkekler hiç mi bi b.k beceremezsiniz” diye. neyse maydonozları ve soğanları doğradıktan sonra acı bir gerçeği farkettim dostlarım. ben o bulguru hayvancasına çok koymuşum suyu da yiyince bu olmuş bir bulgur dağı. doğradığım maydonoz ve soğan köşede cücük gibi kaldı.
haydiiiiii bir daha baştan maydonoz, biber,soğan,salatalık yıka, kes, doğra. salçayı koydum baktım az geldi. bu defa acısı çok olmuş biraz daha domates salçası. yağı az olmuş biraz daha ekle. azcık daha salatalık doğra. pul biberini bol dök, tuzunu da kat, aman tuz çok olmuş biraz daha limon suyu ekleyeyim derken… kısır bildiğiniz ek kontenjanla girmiş öğrencilere yetecek kadar filan bişey oldu. hayrıma sokaktakilere dağıtsam 40 yıllık sevaba batar çıkarım öyle çok oldu.
devasa kabı koydum bi poşete, bindim otobüse. indiğimde tüm otobüs buram buram soğan kokuyordu, daha zebehten açtım bebelerin zekasını. ama asıl olay ofise geldiğimde kızların dolma, saray lokması, padişah oturtması filan gibi bombastik şeyler yerine pastaneden alınmış poğaça, hazır sigara böreği, çerez gibi abur cuburla gelmiş olmalarıydı. boşuna mı uğraştım lan ben o kadar? sinirlendim.
eğer o kısırın bir kıymığı kalsın, zorla boğazlarına sokup mide sindirimine de yardımcı olucam. çektiğim cefaya değsin bari!

p.s: fati’nin filmini ararken şunu buldum. güzellllll.

Aldigi Kadar Un

Zaman zaman hepimiz mutfakta bir seyler yapmayi denemesizdir. Denemedim diyen de yalan soyluyordur. Ohh bugun doldurmam gereken klise kotami da doldurdum iyi oldu valla.

Efendim simdi bizim her hafta cuma gunleri 15.30’da donmeli sistemle ilerleyen bir cay saatimiz var. Her hafta bir kisi yiyecek bir seyler getiriyor ve o saatte bunlari, iceceklerimizle birlikte, arada sohbet ederek tuketiyoruz. Bu hafta benim siramdi. Yapmasi kolay olan bir sey secmeliydim. Daha once kisir yaptigim icin kisir secenekler arasinda degildi. Aslinda bir sey yapmak zorunda da degildim hazir alabilirdim ama ulkemin yiyeceklerini tatsinlar istedim gaza gelip.

Uzun bir dusunme suresinden sonra, kecibacagi olarak anilan hamur isini ve bir biskuvi pastasi yapmaya karar verdim. Stratejik secimlerdi zira ikisinin da yapimi web sayfalarinda yazanlara gore cok kolaydi. “Habersiz misafiriniz mi geldi, hemen yapin!” tarzinda cumlelerle desteklenmisti bunlar. Persembe gununden malzeme listesini hazirlayip, alisverise gittim. Burada turkiye’dekiyle birebir benzerlikte urun cok bulunmuyor. Yani ne bileyim yulafli biskuvi var ama dikdortgen degil mesela yuvarlak. Kakaolu biskuvi ise bulamadim ben. Bu isin bir zorluguydu. Kimi malzemeleri muadilleri sayilabilecek malzemelerle degistirdim.

Alisveristen sonra eve gittim. Saat 20.30 gibi biskuvi pastasinin yapimina basladim. Evin mutfagindaki teknik yetersizliklerden oturu pasta bittiginde saat 21.30 du. Guzel olduguna inaniyorum. 21.30 da kecibacaginin tarifinin yazili oldugu internet sitesine girdim. Malzemeleri bir kabin icine bosaltiyordum. Yumurtayi, yagi, yogurdu, kabartma tozunu ve tuzu koydum. Sira una gelmisti. Bir de ne goreyim! Aldigi kadar un yaziyordu. Bu bir miktar mi diye dusundum once. Sonra basit bir indirgemecilikle bilinmeyen bir miktari temsil ettigine karar verdim. Ilk ruhsal cokuntuyu o anda yasadim. Aldigi kadar un. Ulan nasil aldigi kadar? 85.6458 grami bile olcebilecek teknik arac ve bilgi donanimina sahibim ama aldigi kadar unu olcemiyordum. Baska bir siteye girip un miktari yazan bir yerden daha once koydugum malzemeler oraninda un koymayi deneyeyim dedim. Kimisinde kulak memesi kivamina gelinceye kadar yogurulacak, duruma gore un eklenecek yaziyordu, kimisinde de 400 gram ya da 3 su bardagi un yazdigi halde diger malzemeler degisik oldugu icin kullanamadim. Ikinci ruhsal cokuntuyu o anda yasadim. Sonunda educated guess ile 3 su bardagi un koymaya karar verdim.

Saatlerdir yoguruyordum ama her yer yapis yapis hamurdu. Bunun bir sekilde yapismamasi gerekiyordu. Artik bel agrisina tahammul edemedigim vakit annemi aradim ve durumu anlattim. Un ekle yapisiyorsa dedi. Guzel unu ekledim. Artik yapismiyordu, ama bu sefer de malzeme unlu kaldi. Hepsini kabul etmedi unun. Boyle olunca biraz daha yogurt ekleyeyim lan diye dusundum. Yag ve yogurt karisimimi ekledim. Bu sefer de gene yapismaya basladi. Son olarak biraz daha un ekleyip orduya yetecek kadar bir hamur elde ettim. Ne fazla un kalmisti ne de artik etrafa yapisiyordu. Gorunus olarak tam sekil verilmeyi bekleyen anne hamuru gibi olmustu.

Daha once bazui teknik imkansizliklardan bahsetmistim mutfaktaki. Iste bu an da o anlardan biriydi. Hamura acabilecek ekipmanim yoktu. Bunun icini elimi kullanarak yaklasim 4-5 cm capinda bir rulo yaptim hamuru. Daha sonra da bicakla 1 cm kalinliginda daireler elde edecek sekilde kestim. Daireler elde edemedim ama. Cunku bicakla bastirdigimda rulo seklinde olan hamur ucgen sekline geciyordu. Lan dedim sekilci olma. Ucgen de olsa yenir bunlar.

Dograma islemi bittikten sonra kizartmaya basladim. Sanirim saat 23.00 gibi kizartmayi bitirmis ve bulasiklari yikamistim. En basarili oldugum alan olarak bulasik yikamayi sayabilirim. Sorunlardan bir tanesini hemen anlatayim. Lan pofuduk olmasi gereken kecibacaklari bildigin tas gibi oldu. Baya baya tas yani. Daha sonra internette yaptigim arastirmalarda bunun un fazlaligindan meydana gelebilecegini okudum. Artik cok gecti. Cunku hepsi kizarmisti. Neyse lan dedim, nasilsa orijinalini bilmiyorlar peynir, ayran ve salatalik tursusuyla boyle kakalarim ben bunlara. Bakalim 3 saat sonra gorucez kakalayabilecem mi yoksa kakalayamayacam mi?

Kissadan hisse, lan bu keci bacagi cok deneysel bir sey mi ki daha once yapan biri aldigi kadar un miktarini olcmedi? Ne kadar aldi iste eldeki malzemeye gore 3 bardak mi 4 bardak mi 15 kasik mi 450 gram mi? Buna bana bir soyle ya. Zaten ne kadar alacagini bilsem gidip senin sitenden bakmam yaparim. Yemek tarifleri yeni baslayanlar icin yazilmali. Son olarak, iste size yemek tarifi nasil olur gostereyim:

http://www.cookingforengineers.com/recipe/227/Ratatouille boyle algoritmali yemek tarifi veren site olsun gold uye olmaya hazirim yeminle!

The Terminator (1984) More at IMDbPro »

Bugün, 2003’ten beri yazdığım bütün yazıları, şiirleri ve şarkı sözlerini yırtıp attım. Kimisini okuyup yırttım, kimisini okumadan. Okuduklarımın bazılarına güldüm, bazılarına ise ”vay be” dedim, ”ne de güzel yazmışım”. Ne zamandır aklımdaydı onları yok etmek ama bir türlü yapmamıştım. Neden böyle bir şey yaptığıma dair bir fikrim yok, içimden geldi ve yaptım. Acaba yeni bir sayfa mı açmak istedim? Ya da onları birinin okumasından mı korktum? Veya tüm o pılı pırtılardan mı utandım? Bu soruların cevabını bile bilmiyorum ama iyi ki de yaptım diyorum. Bazılarını tereddüt bile etmeden, bazılarını ise istemeye istemeye de atsam iyi ki de yaptım diyorum.

döner olamayan piliçlere…


ben yazmayınca sanki kimse yazmıyor gibi geliyordu ki, bi de baktım zaten kimse yazmıyomuş, allammmm şükür derin bir ohhhh çektim.
nabıyonuz demek isterdim o denmiş. ohhh kovulmamışım lan hala yazarım demek isterdim o da denmiş. söyleyecek laf bırakmamışsınız bana. o zaman yeni bir haberim var. haziranda rammstein, manowar, metallica, slayer hepisi toplaşıp bize geliyolarmış bir manimiz yoksa. yıl 1999- kjb “sizin metalika, çivili çizme giyip cücük eziyormuş töbe bism gavırlar…”
yıl 2010- kjb ” ay buyrun gelin, vallahi de ortalık dağınık biraz kusura bakmayın ev hali.”
diyeceğim odur ki dostlar geçen 11 yıl içinde metale olan ilgim arttı, bugün gel cücük ezici olarak işe gir deseler, bir gıdım beklemem gider girerim, öyle de medenileştim.

ps: lan bi de şu çıktığında ne heycanlanmıştık ha!

Nabıyonuz

Ben yazmayınca takip ettiğim blog yazarları da yazmıyor hissine kapıldım. Şimdi baktım yazmış bir iki insan. Demek ki benim bu tarz hislere kapılmam yanlışmış. Ben de portakal soyayım dedim. Şunun şurasında portakal soymayı daha 3 ay önce öğrendim. Çok kolaymış. Bıçakla bir takım hareketler yapıyorsun. Sonra soyuluyor o kendiliğinden. Hoşuma gitti bu olay. Baya bir portakal soydum. Yemedim ama. Elleri de kokutuyor. Mango esanslı krem sürdüm. Bana mısın demedi. “Yarı finalde misiniz?” dedim. 3 evetle yarı finale yolladılar beni. Ya kaç evetle olacaktı zaten *mına koyyim dedim içimden. Şimdi burada bir koyma olayı var ama ben koymuyorum. Ali Taran koydu onu. O yüzden bir yanlış anlaşılma olmasın. Küfür ettim sanılmasın.

**4 tane maça bahis oynadım. Aynı ülkenin iki farklı ligindeki 4 maç. Bu gece de o iki ligden toplasan bir 20 maç var. Her maçta gol oldu. Bakın abartmıyorum, sadece bu 4 maçta gol yok.**

Neyse biz devam edelim. Kahve yapayım dedim. Zaten bugün 4 kupa kahve içmişim. Ondan da vazgeçtim. Overdose kafein sevmem. Triplere girerim. Çarpıntı yapar falan. Puro yaksam, ortalık duman olacak. Ondan sonra koku çıkmayacak odadan 1 hafta. Ne diyorum ben ya!

Okul başladı. Sabahları biraz erken kalkıyorum. Alışkın değilim aslında bu kadar erken kalkmaya. Geçtiğimiz 1 sene içerisinde sürekli uyuduğumdan ağır geldi bana. Alıştım sanıyorum ama yok. Alışmamışım. Alışırım sanmıştım.

Böyle kalmış bu yazı. Dün gece yazıyordum. Sonra amaaan dedim, sıkıldım ve bıraktım. Şimdi kahve yapmışken devam edeyim. Bugünkü ikinci kupam. Yani daha var. Defter almaya çıkacaktım. Montumu giydim. Sonra baktım alttaki pijamayla uyumlu durmuyor. Sanki bana Paris Moda Haftası dedim kendi kendime. Hemen montumla uyumlu bir pantolon giydim. Kendimi daha rahat hissettim. Hiç de rahat hissetmemiştim. Çünkü pantolon sıkmıştı. Yarından itibaren Ab-Shaper kullanmaya karar verdim. Zaten boş boş duruyor koltukların yanında. Onu biraz değerlendirmek lazım diye düşünerek evden çıktım. Yürürken kendi kendime hesaplar yapmaya başladım. Ulan dedim, “cebimde 50 lira para var. 50 lira da bankada. Topla ne yaptı? 100 yaptı” dedim. 1’in yanındaki iki sıfır sağda sıfır. Attım onları. Kala kala 1 kaldı. Neyse ki Şubat 28 gün dedim. Vallahi yine ucuz kurtulcaz deyip sevineyazarken, “eeeh ne defteri lan şimdi deftere 10 lira vercez kalacak 90. Evde 40 tane defter var. Al birini yaz işte” dedim. Etrafımda da insanlar vardı. Sanki bir şeyi unutmuşcasına “haddi be” deyip geri döndüm. En azından eve girmek için bir nedenim oldu. Neyse işte geldim ben de eve. Kahve yaptım. Dünden yarım kalan yazımı tamamlayayım dedim. İnceleme yazım vardı benim. Onu da en kısa zamanda tamamlayıp koymayı düşünüyorum.

En Kral Firefox Eklentileri

Bugun sizlere “internet dunyasina bunlarsiz adimimi atmam!” dedigim eklentileri tanitacagim.
#1 Adblock Plus: Bu eklenti adindan da anlasilacagi uzere pek cok web sayfasindaki reklami engellemek icin tasarlanmis. Kendisinin cesitli filtre abonelikleri sunmasi ve bunun yani sira sizin kurallar tanimlayabilmeniz gercekten sukela. Easylist USA ve bir-iki haftalik kullanim ile sanirsiniz bana reklam diye bir sey kalmamis internet dunyasinda.
#2 Adblock Plus Element Hiding Helper: Diyelim bir web sayfasinda hosunuza gitmeyen bir kisim, pencere, bolum var. Bu kankiyatom hemen onu engellemenizi sagliyor. Boylece bir daha o elemani gormek zorunda kalmiyorsunuz. Adblock Plus’in amcooludur desem yanilmis olmam. Simdi bu ikisi olmadan firefox kullanan da tahminimce deneyiminden yeterince zevk almiyordur.
#3 Greasemonkey: Bu eklenti, tarayiciniza istediginiz scriptleri yukleyip calistirmaniza izin veren, tarayicinizda olmazsa yine aldiginiz zevki azaltacak bir eklenti. Kendi yazdiginiz scriptleri dunyayla paylasmak ya da kullanicilarin ihtiyaclarina gore yazdiklari scriptleri gezip, sevdiklerinizi somurmek icin gitmeniz gereken web sayfasi bu. Benim kisisel favorim bu scriptler arasinda, eksi sozluk uc nokta geri getirme aparatidir.
#4 NewTabURL: Sanirim en cok laf edilecek eklentilerden biri bu eklenti. Zira ayni isi yapan cesitli eklentiler var. Ben bundan cok memnun oldugum icin bunu kullanmayi tercih ediyorum. Size de oneririm. Peki bu eklenti ne yapiyor. Firefox bize bir guzellik olarak sekmeli gezinme ozelligi sunmustu hani yillar once. Iste bu eklenti ile actiginiz sekmelerin about:blank yerine hangi sayfada acilacagini, clipboard a aldiginiz linklerin yeni sekme actiginizda yuklenmesini isteyip istemediginizi, sekmenin acilmasi bittiginde imlecin nerede olmasini istediginizi tanimlayabiliyorsunuz.
#5 Firebug: Bu eklentiyi yukleyip kullanmayi dusunuyorsaniz zaten ne ise yaradigini benim size anlatmama gerek yok. Kurmayi dusunmeyenlerin de bilmesi cok luzumlu olan bir eklenti degil. Lakin, soyle de bir sey yapabiliyor iste bu ufacik eklenti.
#6 FlashGot: “Indiririm abi ben, yemisim kotasini!” diyen cevval downloaderlardansaniz bu eklenti sizin bir web sayfasini adamakilli somurmenize yarar. Multimedia’lar falan da dahil evet. Flashget ya da JDownloader ile kombine ederseniz fenafillah olur. Kamil eklenti olur.
#7 NoScript: Arada key mey bakarim, bilmedigim yerden torrent ararim, belki bazen bilmedigim guvenmedigim porno sitelere bile girerim diyorsaniz bu zamanlarda acmanizi, bunlar disinda kalan zamanlarda ise kapali tutmanizi tavsiye edecegim, adindan da anlasilacagi uzere scriptlerin calismasini engelleyen, nadiren kullanilsa da basarili bir eklentidir.
#8 TinEye Reverse Image Search: Olsa da olur olmasa da diyebilecegim bir eklenti. Tarayicinizin acilma ve calisma performansini goz onunde bulundurarak yuklemekte serbestsiniz. Ne yapiyor peki bu eklenti? Diyelim bir web sayfasinda bir resimi, fotografi begendiniz ama adini bilmiyorsunuz. Sag tikliyorsunuz efendim o imaja “tineye ilen bir aratsana babakola” deyip, web uzerinde o resimi ya da fotografi aratiyorsunuz. Size baska hangi sayfalarda var onu gosteriyor. Oradan da adini bulursunuz essek degilseniz.
#9 StumbleUpon: Ilgi alanimiza gore bize begenebilecegimiz siteleri tek tikla getiren StumbleUpon servisini hepimiz biliyoruzdur herhalde. Bu eklenti de stumble upon toolbar i ekliyor arac cubugumuza guzel oluyor falan filan. Gene performansla alakali. Ister yukleyin ister yuklemeyin.
#10 Personas Plus: Tarayiciniza kiyafet giydirip, makyaj yapmanizi saglayan eklenti bu da. Aslinda bunu kursaniz iyi olur cunku hosunuza giden temalar kesinlikle olacaktir.
Sonuc olarak, her kullanicinin farkli ihtiyaclari oldugunun farkindayim. Burada tanittigim eklentiler cok genel gecer eklentiler. Baslangic duzeyinden orta duzeye gecmek isteyen firefox kullanicilari bu eklentileri bir denemeliler. Tabii bunlar haric zibilyon tane eklenti oldugu da unutulmamali. Her zaman soyledigim gibi, hadi simdi dagilin ulan!
Ha bir de dun yeni bir site ogrendim. Buradan erisebilirsiniz. Auahuhas. Eglenceli olmus. Private browsing bilenle bilmeyen hic bir olur mu?

Alok Kankam Sagolsun 2

Bu adam cok cok buyuk bir problemimi fikir bazinda 10 saniyede, pratikte ise 15 dakikada cozerek, tarafimdan verilen daimi dost unvanini kazanmistir.

Cok duygulandim lan. Ne insanlar var dunyada, hepsi birbirinden iyi.