Yani olmuyor..

geçtiğimiz yolları arıyor gözüm yine
sanırım şehir uzakta kalıyor
ellerimi uzatsam tutmak isterim günü
ama güneş her gece tepemde doğuyor
yani olmuyor olmuyor istesem de
kimse gelmiyor beklesem de

duygulandım ben sayın yazar arkadaşlar ve okurdaşlar. aşık olmak çok zormuş. aşık olmak demiş şair. uzağı beklemek gibiymiş demiş. şair nbh demiş bunu.

yaz kokusu duyardım kışın ortasında bile
uzun cümleler kurardım konuşurken
eski filmlerde kaldı böyle sözler deniyor
ama şimdi filmler bile eskimiyor
yani olmuyor..

Borç Duası

Ali imran suresinin 26. ayeti;

26. De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin.”

Bu ayet okunduktan sonra aşağıdaki dua okunur.

“rahmâneddünyâ vel âhireti ve rahîmehümâ tu’tî minhümâ mâ teşâü ve temne’u mâ teşâü ferhamnî rahmeten tuğnî bihâ an rahmeti men sivâke. allahümmekdı annî deynî. (hâkim)”

Işık sizinle olsun.

Borç Aranıyor

Arkadaşlar gören veya duyan olursa tam 1000lira ödül var.

Pardon lan!

Gönlünüzden ne koparsa artık. Atın 3-5 bir şeyler. Ne verirseniz kabulümüzdür.

Abilerim, ablalarıııııııııııııım. Kardeşlerim yeğenleriiiiiim.

p.s.: son satırdan sonra japonkonsolosu’ndan 100 TL bekleriz artık. Amin!

p.s.2: çalışan sevgili yazar arkadaşlar! bir el atın şu borçtan kurtulalım. size faiziyle dönecektir. Faiz haram değildir. Bunlara inanıp da borç vermemezlik etmeyin.

p.s.3: borç veren ilk 3 kişiye play station 3 hediye edilecektir.

p.s.4: lan yollayın işte 3-5. ciddiyim. çalışıp duruyonuz onca.

nbh_: “lan yollasın işte herkes. çalışıp duruyolar.”

Dirty Talk in Chinese

* Önümüzdeki 2 gün çok aksiyonlu geçicek lan!

* 1.5 bilemedin 2 ay sonra mühendis olacaksın, daha grade ve recovery tanımını bilmiyosun! Pü Allah belanı versin senin!

* Neden bqfm geliyo lan bu nbh_‘nin aklına Modest Mouse‘u görünce?!?

* Mısır patlattım film izlerim diye. Şimdi de üşeniyorum. Olacak iş değil.

* Mayıs ayında ne bok yicem lan ben?

* Bundan sipariş ettim işte ben de. Kredi kartına 3 taksitleymiş de ondan. dshfapıshfasdahaıs.

* Yokum ben o sunumda yokum. Gel deyip durmayın! Bensiz olacaksınız.

* Gerizekalıya iyilik de yaramıyo!

* Beni sabahın 9’unda uyandıran bir arkadaşıma da küfür etmek istiyorum.

* Ulan ibne! Öğlen de ara diye mesaj attığımda “ben seni arayamıyorum ya” diyosun ama!

* Kendine gel!

* Bir türlü aşık olamadık ya!

* Canım canım canım ya, seviyorum ama napıyım.

Gecenlerde Yaptigim Back Court Violation

Gecenlerde dediysem sene 1999. NBA 2000 yeni cikmis. Kendi takimimi kurmusum “copculer” diye. Cok guzel forma yapmisim. Super oynuyorum. Bir baktim “fruuuuuuuyk” diye duduk caldi oyun durdu, back court violation yazdi kenarda. O zamanlar not yet’i, “yetmez” olarak cevirdigim ingilizce duzeyindeyim. “Ne diyo lan bu?” diyorum. Sonra ayarlara girip kapatiyorum hemen o kurali. Sonra gelsin back courtlar gitsin 3 secondslar. Tam bir anarsik basketbol oyuncusuydum. En sevdigim de benim takimimin yildiziyla michael jordan’i teke tekte sokakta bir yerde kapistirmakti. Hey gidi Fatih Altayli.

BİM insan olsa evlenirdim

cuma günü akşam ofisten çıkarken itin biri haftasonu şunu yapalım mı diyecek diye ödüm kopuyor. gitsen öl geber yorgunluktan, ultimate frisbee denen bi bok çıkardılar her hafta oynanır mı ya zağar mıyım, tazı mıyım ben neyim? insana benzemeyene kadar uyuma planları yaparım cuma sabahı kalkarken.

hayır gitmem yani hiç sorun değil de, gitmezsem de nebçim eğleniyolardır diye evde kendime ugly betty muamelesi eder, ha koçum ha ev temizliğiydi, gardrop management 101 di, crazy in love eşliğinde zenci danslarıydı filan derken bakarım aynı kapıya çıkmışım. lan hani yorulmamak için evden çıkmayacaktım ben?

bu cumartesi pazar dedim birazda ugly betty olalım, haftanın her günü de kim kardashian olamam ya haushauahsuah. neyse allah sizi inandırsın cumartesi günü bir insanın kahvaltılıkların yanına ek olarak hazırlayacağı herşeyi(ki omletin içinde hem sucuk, hem ceviz, hem patates, hem peynir vardı) kahvaltılıkların yüzüne bile bakmadan yedim, yedim, yedim. kendime geldiğimde tnt hala açıktı. yere öylece serilmişim. kanalda bir hülya avşar filmi. dedim bari oturayım izleyeyim. bence kız olduğunu zanneden herkes izlesin o hülya avşar filmlerini. o nasıl uyumadır ya, insan öyle mi nefes alır uyurken, ben trake solunumu yapıyorum geceleri halbuse. o kombinezonu nasıl bi çıkarma, lan ben neyse bişey demiyorum.

başka bir kanalı açtım gene hülya avşar. yalan söylüyosam daş olayım, baş bir kanalı açtım gene hülya avşar filmi. lan dedim yoksa kadın öldü mü? hemen gidip bi sourtimes ı açmaca filan. ve ohhhh rahatlama…ölmemiş. ölme hülya avşar ölme daha bana kombinezon nassı şapılır filan ölme yani kısacası.

evden çıkıcam hem de torrent öğrenmişim, üstelik de görmemişim, neden apartmanda bugün internet kullanacakların ağzına tükürecek birşeyler indirmiyorum dedim ve elimi yine de vicdanıma koyup izlediğim ilk 20 bölümünü refüze ederek death note un kalan 17 bölümünü indireyim dedim. Allah ne verdiyse… Allahım sen kızlara çok bilgisayar bilgisi verme Allahım.

market alışverişi en büyük hobim. tee-pee nin feleğini şaşırtmışlığım var, 6 saatlik non-stop alışveriş rekorum var, halel getirirmiyim performans düşürür müyüm? bi 1 saati de g.t kadar BİM de geçirdim desem ne dersiniz can dostlar? fakat BİM e girince yüreği sıcacık duygularla dolmayan insan türk değildir.

çıkarken de nasıl bilinçsiz giyinmişsem, üstümde tişört onun üstünde kapkalın bir hırka, hava da böyle uzun kollu ama ince bluz havası. ne yapsam ya donuyorum, ya yanıyorum. sonra “o”nu gördüm. nasıl ki kış mücadelesinin temsilcisi “kardelen”se, henüz gelmemiş yaza isyankarlığın sembolü de “flip-flop lu şortlu ekmek almaya çıkmış üniversite öğrencisi”dir. onu markette yoğurt ekmek kola alırken gördüğün gün benim için yazın başladığı gündür. soğuktan kollarım kaskatı olmuşken, elimde salladığım nalet kalın hırkayla havalı havalı eve doğru yürüyordum…

p.s: dünya gününüz kutlu olsun. golümü atarım dansımı yaparım hesaaaaabı.

Tasinma Mevzulari Olabilir

Simdiki evimden yer olarak cok memnunum aslinda. Lakin boyut, arkadaslarini davet edince oturtacak yer bulamama, yedigin, calistigin, yattigin, dus aldigin yerin ayni olmasi, daha hayatlarinda yakindan modem gormemis komsularin bana internet kullanimi hakkinda tavsiye vermeleri, manyak ev sahibi, domino’s pizza’nin her siparis verisimde muhtemelen “hah gene bizim cocuk” diyor olusu gibi ufak tefek ama bir araya gelince beni artik rahatsiz etmeye baslayan nedenler dolayisiyla yeni ev bakiyorum. Birkac yere mail attim. Basvuru formu falan doldurdum. Hatta bir tanesine bakmaya gidicem yarin. Eski evin oralarda. Okula biraz mesafe artiyor ama biraya yakinlasiyor. Zaten bisiklet almak gibi planlarim da var. Her neyse yarin bir gidelim konusalim bakalim. Evi yakindan gorunce begenecek miyiz? Evde su anda yasayan arkadas beni kiraci olarak sececek mi? Bunlar hep yanit bulmasi gereken sorular. Gelismeler oldukca yine buradan bildiririm.

Gelelim 3. Geleneksel kjb Blog Kapatma Haftasi‘na. Artik valla gozum ariyor ha! Boyle, bir bilemedin iki ay gecince huzursuzlanmaya basliyorum. “kjb ne zaman kapatacak blogu?”, “bak 15 yazi oldu hala kapatmadi.” gibi dusunceler beni strese sokuyor. Sagolsun, empati yetenegi cok gelismis olacak ki, sonunda kapatti. Bir ay falan sonra ben “niye acmadi hala acaba?” diye endiselenmeye basladigimda da umarim ayni empati yetenegini kullanarak tekrar acar. Ondan sonra agustos gibi de 4.sunu kutlariz. Cok ironik yazdim ha. aisudfgoaisudgf. Yok lan sevdigimden yaziyorum ben oyle. OK. Bye.

Trelleborgs

Merhaba gönül dostları. Nasılsınız inşallah? İyisinizdir inşallah. Umarım kimsenin bir ayağı çukurda değildir. Herkes mutlu mesuttur. Çok uzatmadan lafa gireyim ben. Lafı uzatmadan konuya gireyim. En iyisi ben gideyim ya. Şşşş şaka şaka. Bir şey anlatıp kaçıcam. Zamanınızı fazla almam.

Ne diyorduk? Daha bir şey demiyoruz. Şimdi bir çırpıda girip anlatalım. Bu hafta size tek tip bir insan tipinden bahsedeceğim. Tek tip insan tipi. Buna kısaca ttit diyelim mi? Hiç güzel olmadı değil mi? O yüzden ben buna brommapojkarna diyeceğim. Evet bundan sonra her hafta bir tip anlatacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Sadece tek tip anlatıcam. Nasıl oluyor bu tipler? Öncelikle saçları 3 numara oluyor. Ya kaç numara olacaktı dediğinizi duyar gibiyim. Gerçi ben numara işinden anlamam. Kısa oluyor işte. Kazıtılmış bir biçimde oluyor. Kaçsa kaç. Bence 3(üç)’tür. Bir de bunların Ray-Ban gözlükleri oluyor. Şöyle bir şey işte. Bunlardan her yerde kolaylıkla görebilirsiniz.

Böyle işte. Şimdi bunu yaptığım bir illüstrasyonla pekiştirelim. Şöyle bir şey oluyor işte o da;

Evet sevgili gönül dostları. Bugünlük bu kadar. Neden ağız burun yok demeyin. Bizim işimiz orayla değil çünkü. O yüzden oraya özen gösterilmedi. Ağız burun yerine orada ne olduğunu flotasyonla haşır neşir olan arkadaşlarımız rahatlıkla anlayacaktır. Sevgilerle.