Epica

Sevgili nbh_ Foça’da. Galiba orası Foça’ydı. FOÇ’a bir sormak lazım. O yüzden yazılarını yetiştiremedi. Köşesi boş kaldı. Buradan kendisine selamlarımı iletiyorum. İnşallah eğleniyorsundur. Senin eğlenmen demek, bizim de eğlenmemiz demek. İnşallah çok para harcamazsın dostum. + rep.

Melekler Korusun Dizi Müziği

İnsanın hayattan bezdiği an olur bazen. Bazen de; “oha lan hayat süper, şunu yapıcam, bunu yapıcam. Şuna başlıyım ben.” tarzı bir an olur. İşte o ana ne denir lan? Bulamadım ben. Düşün, taşın, nakliyat, bakliyat bulamadım. Üzüldüm açıkçası biraz. Bu durumu kelimelerle ifade edemiyor muyuz acaba biz? Eğer o kelimeyi bilen varsa lütfen söylesin. Merak ne güzel şey, güzel şey merak!

Bak şimdi 3G‘ye de sinirlendim. Aşağı odamda 3G kapsama alanı dışındayım, yukarıda balkona çıkınca kapsama alanı içindeyim. Hay ben senin kapsama alanına. Kullanacağımdan da değil ha. Telefonun ekranı sapıtacak, ondan korkuyorum. Bir 3G oluyor, bir E oluyor. Hayır o “E” hangi akla hizmet eder onu da bilmiyorum. Enternet mi olum o? Evet.

Hard To Be A God diye bir oyun indirdim. Güzele benziyor. At falan biniyorsun. Yalnız çok koşuyor atlar. Atın üzerinde savaşmak zor oluyor. Ya da daha Level 1 olduğumdan öyle. Bilemedim. Ormanda kurtlar tecavüz ediyor sonra atıma. Bir de atın dinlenince kendi kendine iyileşmesi güzel bir şey. Zaman her şeyin ilacıymış demek ki.

Funny People adlı güzide filmin blu-ray‘inin çıkmasını bekliyorum. Hayır daha DVD-Rip tarzı şeyleri de çıkmadı. Bir kısım release tarihlerine şuradan bakabilirsiniz. Bu da böyle bir güzelliğim olsun sizlere. Yalnız ben artık sizlere blu-ray indirmenizi tavsiye ederim eğer sınırsız internet kullanıcısıysanız. Yani izledin mi adam gibi izle filmini. Ha yerin mi yok bilgisayarda? Eyvallah derim. Ya da izle sil ulan derim. Orası sizi ilgilendirmez.

Son olarak, sevgili japon konsolosu ve beni (sneyl) 5’te 5 adlı yarışma programına dahil etmeyen çalışanlara selamlarımı, saygılarımı iletirim. Vazgeçtik mi sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz lan! Çok yanılıyorsunuz!

P.S. : Zaten sızmışım ben bugün. İyi ki aramadılar. Uykulu uykulu yarışmaya katılmak olmazdı.
P.S.2 : Yazılarda renk kullandım, eğlenceli oluyor da ondan. Sormayın bu ne lan her yerde renk diye.
P.S.3 : 5 soruyu bilene PS 3 veriyolar. Nası espri? (Ya kaç vereceklerdi?)

İyi günler.

Beowulf

Sana böyle seslenmek istiyorum; Beowulf. Aslında adın soyadınla da seslenirdim de, blogda meşhur olursun, adını aratınca google’da sonuçlar coşar falan. Hiç gerek yok böyle şeylere. Açıkça belirteyim, senin tipini sikeyim çok afedersin. Saçını sakalını sikeyim. Püüüü!

Ulan biz de çalıyoruz onlardan ne var. Biz çalamaz mıyız. Tipin yok diye ona yönelmişsin besbelli. Burnunu yediğim yaa. Daha fazla küfür etmek isterim de abartmayayım. Youtube’daki küfürler kadar orijinal küfürler edemediğim için de kusura bakma kardeş. Sana kaçalım kaçalım koşalım adlı parçayı armağan etmek istiyorum. Senin gibi bir tipi görünce de yapılacak tek şey odur çünkü.

Bir Rüya

Dün gece bir rüya gördüm. İçinde sen. Beni terkedip gitmişsin, bırakıp gitmişsin. Hayırdır inşallah!

Şimdi RHCP konseri olmuş Türkiye’de. Ben de sahne önündeymişim. Tam John Frusciante’nin orada. Yani sahneyi karşımıza alırsak sağ taraftayım. Benden başka da kimse yok orada. Adam gitar çalıyo, şarkı aralarında muhabbet ediyoruz. Konser sonunda unutturma da sana penayı vereyim diyor. Lan diyorum şimdiden ver o zaman. Doğru dedin deyip veriyor. Sonra Anthony Kiedis havlu alıp gidiyor, bunlar vokalsiz devam ediyolar falan. Ben John’la geziyorum konser alanında. Konser alanı da neyse, festival alanı galiba. Ama kimse yok. Bu da böyle bir anım olsun dedim. Hadi ben FM oynicam şimdi.

Haa bir de Youtube’dan mı izlersiniz, torrentten mi indirirsiniz bilemem de, Happy Tree Friends izleyin.

Mühendis Aranıyor

Ameliyattan sonra düzenli hayata geçtiğim söyleniyor. Yalaaaaan! Yalaaan söylüyorsun! Yok lan hakikaten geçtim düzenli hayata. Sabahları 8 buçukta uyanıyorum. İlk zamanlar ilaç almak için uyanırdım. Alıştık artık. Turkmax kanalında 08:45’te Kuzenlerim başlıyor. Önce onu izliyorum. O bitince Ayrılsak da Beraberiz yine Turkmax ekranlarında. Sonra galiba Kanalturk’te Bugün Ne Pişirsem? diye bir program başlıyor. Sonra PC başına geçiyorum. Ellen Show, The Tonight Show With Conan O’brien, Late Night With Jimmy Fallon falon filon derken zaman geçiyor.

Dün de dikişleri aldırmaya gittim işte. Gıdıklanır gibi oldum. Gülüyorum öyle olunca da. Gülünce de kızdılar bana. İki dakika rahat dur da dikişleri alalım diye. Zaten tanınmışım orada. Bir ünlü olmuşum. Sen 738de yattıydın diyor herkes. Neyse ki bu kez damar yolum kapalıydı da sekreteri, hemşireleri falan kesebildim. Damar yolu açık olunca olmuyo bu iş. Haberiniz olsun.

Burger King’e aşerdim ben bir de. Tatlıya da acayip aşermiştim o geçti. Yedim tatlıları. Bugün de Burger King olayını hallederiz. Evet ukalayım var mı? Az önce msn listesine baktım da o yüzden. Anlayan anladı. Kegri! Kellogs. Dell. Sell. Neill. Fiil. Bilmukabele. Makalele.

O değil de, şimdi bu ameliyat izi kalacak. Ben en çok ona üzülüyorum. Bir yandan da çaresine bakayım diyorum. Dövme yaptırırım olmadı. 3 dövmesi için yer sıkıntısı da kalmaz böylece.

Bir de uzun zamandır müzik dinlemiyorum lan ben. Hakikaten müzik ruhun gıdasıymış yani. Onu anladım.

Tam anlamıyla iyileşip dexterity kazandıktan sonra, yüzmeye yazılıcam. Çok pis yazılcam olum. Acayip hoşlanıyorum. O yüzden bazılarının haberi olmadan yazılmam lazım. Yoksa ondan hoşlanırlar. Aman diyeyim. Takipteyim!

Bu yazıda kendinden bir şey bulamayan varsa; yamamoto!

Ne Diyosun Ulan Sen!

17 Temmuz 2009 

Bir anda çalan telefon sesiyle irkildim. Saat 4pm idi. Keşke 3 olsaydı. O zaman bu kadar irkilmezdim.

Böyle bir yazı yazacaktım işte ben. Rock’n Coke anlatacaktım. Bu saatten sonra Rock’n Coke mu kaldı. Fatboy Slim bile geldi geçti. Nereye anlatıyosun Rock’n Coke! Ondan sonra ameliyat olduk zaten. Türlü türlü işler. Hayattan soğudum. Fosforlu iplerle dikmişler zaten karnımı. Geceleri parlıyor. Gece lambası da olduk şu hayatımızda.

Ondan sonra sneyl ortalarda yok. Herhalde olmaz. Sanki keyfimizden ortada olmuyoruz. Sonra atarsın mesajı, boğazda rakı da bir başka oluyormuş ha diye! Ben Dubai’deyim diye ararsın. İyi ki 3G telefonun oldu. Öyle olunca bize giriyo kontörler. 3 gün daha dayan Skype yapalım. Arkadan geçen çarşaflı adamları mı izleyeyim yoksa Avustralyalı balıkçıları mı?

Neyse şimdilik diyeceklerim bunlar. Yarın da dikişleri aldırmaya gidiyorum hayırlısıyla. Onları da nasıl çıkartacaklarsa ya. Aklım almıyor. Paket bağlar gibi düğüm atmışlar. İyi günler.

The One

O’na bir şeyler yazmak istiyorum.

Kağıda yazmaya çalıştım. Sürekli karalıyorum. Bir fotoğraftır takıldım. Bir fotoğraf yazıp duruyorum. Sonra karalıyorum. Fotoğrafına bakıyorum. Çiziyorum. Beğenmeyip siliyorum. Gözlerinde kalıyorum sadece. Sadece gözleri olsun istiyorum çünkü. Sadece gözlerini çizeyim, sadece gözlerine bakayım istiyorum çünkü. Bir de sesini duysam şimdi pek güzel olurdu.

I heard your voice through a photograph. 

Evet, bir fotoğraf. Zaten her şey bir fotoğrafla başladı. Yarı gerçek, yarı hayal. Hayal kısmı ne kadar da güzel aslında. Yarı gerçeği de kendi içinde bölersek yarısı güzel, yarısı değil. Zaten hayatım da paramparça. Gerçekleri bölmüşüm çok mu?

Ona bir şeyler yazmak istiyorum.
Yazamıyorum.
Bir fotoğraf.
Ve işte yine orada.
Baştan başlıyorum.

Headi Ordan

Bakın olum tek satır post giriliyor sürekli, ondan sonra sayfa düzeni bozuluyor. Bir sayfaya 8 post dedik. Sen her postu tek satır yaparsan ne olur o sayfa! Bundan sonra tek satır halinde flood yapan olursa kafasına vuvuzelayla vurcam. (Zaten kimin olduğu da belli!)

Mesene

Web üzerinden sunulan servis (Web Messenger) son buluyor.

30 Haziran tarihinden itibaren http://webmessenger.msn.com yayın yapan Web Messenger kapatılacak.

30 Haziran’dan sonra Web Messenger kullanmak isteyenler http://people.live.com sitesine yönlendirilecek.

Haberiniz olsun. Ama ilk cümleyi de dikkatli okuyun, paniğe kapılmayın tamam mı? Hadi öptüm.