Annen

Canim Cocugum sneyl
Senin için çok üzülüyoruz. Çalismaktan harap oluyorsun. Sabahlayip oralarda aç kaliyorsun. Oysa gece 2de bile adresine yemek getiriyorlamis. Benim de yeni haberim oldu. Denemediysen su isi bi dene,
bu soguklarda çikip üsütme e mi?
ANNEN
www.Adreseyemek.com

hfoısdufhasodıfuahsdfoıasudhf ulan yaa gece gece güldürdünüz beni iyi mi! Bi tantuni söyleyelim o zaman ashdpasıuhsdapofıuasdhfas

CBS

Şu an CBS izliyorum. Vallahi çakılı kaldım kanalın karşısında. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

How I Met Your Mother‘a da 2 saat kaldı. Ondan sonra da yardırıyo diziler. Ver elini Accidentally on Purpose ile pilot bölüme. Güzele benziyo o baya. Bana Knocked-Up‘ı anımsattı. Hah işte onun dizisi gibi. Sonra Two and a Half Men‘e gel. O dizi de güzel. En sonda da hooop gelsin Big Bang Theory. 4 tane dizi var lan arka arkaya. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Ben şu an New York’tayım. Gezmeye geldim. Buradan Los Angeles’a geçip Los Angeles Galaxy – Columbus Crew maçını izlicem 26 Eylül’de. Çok güzel buralar. Işıklı mışıklı. Işık oyunları var. Işık açılımı falan oluyo. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Hadi ben kaçtım gençler. Mahkemede çok acayip şeyler dönüyo. Valla adamın cüzdanını çalmış kaçmış haa. Ah ulan Dave. Helal valla iyi kanal yapmışlar.

Helal valla iyi kanal yapmışlar.

3

Ankamall’da gördüm bu balonu. Resmen 3 olum! Kocaman bir şey. Hemen fotoğrafladım tabii. Adamlar 3 balonu yapmışlar ya! Yani onca sayı dururken, onca şekil dururken sen git 3 balonu yap iyi mi! Vallahi helal olsun. Ya kaç balonu yapacaklardı ki zaten!? Fiyatını soramadım. Unutmuşum galiba o heyecanla. Gönül isterdi ki alayım, nbh_‘ye doğum günü hediyesi yapayım.

Bugün, yani 12 Eylül, nbh_’nin doğum günü. Kendisinin doğum gününü iki kez kutladım. Daha da kutlarım orası önemli değil. Doğum günü hediyesi demişken, kendisini Ankara’ya döndüğünde bir sürpriz bekliyor. Yani bekleyecek. Çünkü, hediye daha hazır değil. Hazır olunca bekler ama.

Bir de böyle şekerlik yaptım kendime jelly beans ile. Denemecan da yaptı bundan kendi evinde. Yalnız ona hep anasonlu denk geliyormuş. Üzülüyormuş o da. Neyse ki benim şekerlerde anasonlu yok. Mutlu son var hep. Fotoğraflar da çok dandik çıkıyor ya. Telefonla çekiyorum ondan. Yaklaşık bir yıldır falan fotoğraf makineme pil almayı düşünüyorum. Kendi pilleri bir futbol maçına girerken polisler tarafından alınmıştı. Ulan niye alıyosunuz ki pilleri!? Ne olabilir yani. Sanki ben video çekip, aynı esnada da justin.tvden yayınlicam. Yani amaç nedir anlamıyorum ki. Zaten anlamadığım en önemli şeylerin başında gelir bu konu. Neden fotoğraf makinesini yasaklarsınız bazı yerlerde. Ulan amatör kayıt diye bir piyasa var. Engel olmayın buna lan lütfen plx.

Takip ettiğim bloglardan 2 gündür ses çıkmıyor. Oysa ki her gün yazı yazardı onların çoğu. Susmayın ya. Yazsanıza. Yoksa tek tek isim veririm. Hadi bakalım ben gideyim de siz yazın.

Ben de Coldplay dinleyeyim. Zira baya oldu dinlemeyeli. Zina yapmayın lan. Çok kötü bir şey o!

Drunk Chicken

Ya bugün çok acayip bir şey oldu. İşte bilgisayarı bir taratayım dedim, registry repair olsun, clean up olsun takılıyorum öyle. Gayet güzel oldu. Temizlendi, ferahladı falan. Neyse sonra dedi ki; bi baştan başlatalım kardeş. Hay hay dedim. Baştan başlattım. Güncellemeler geldi. Yap dedim. Sonra bari kapayıp açayım güncellemesini de bitirsin dedim. Güncellemelerin yüklenmesini bekledim kapanana kadar. Aslında o bitince kendi kapanırdı. Olsun ben yine de bekledim. Sonra kendi kendine kapandı. Vay aslanım dedim tekrar açtım. Hoop internete girelim artık diye bir açtım browserı. Hoppaaa ne göreyim? Ne? Bookmarklarım yok lan! Bildiğin yok yani. Nereye gidiyosunuz olum siz! Nasıl olmazsınız! Bana 5 yıl önceki bookmarklarımı gösteriyor. Bir sürü site gitti ya. Nasıl üzgünüm şu an anlatamam. Onca emek gitti.

Ben de üzüntüden kendimi alkole verdim. İçtim içtim keyiflendim canıma değsin, içtim içtim şereflendim. O şarkı güzel ya. Aylin Aslım. Rock’n Coke’un açılışını da o yapmıştı. O arada içiyordum ben işte. Dostum buradan dinleyebilir ve izleyebilirsiniz o performansı.

Rock’n Coke demişken, Juliette Lewis performansı da çok iyiydi. Yeni albümü çıktı onun. Fantasy Bar diye bi şarkısı var. Çok güzel. Coşuk böyle. 2 gün önce Craig Ferguson‘a çıktı. Orda da söyledi canlı. Güzel işte.

Muse albümü de çıktı. Albüm kapağı güzel olmuş.Daha dinlemedim. Juliette’in albümü bitsin ona geçecek. Ondan sonra yorumumu belirtirim. Güzeldir gerçi. Kötü albüm yapılır mı hiç?

Bugün drunk chicken diye bi yemek yedim. Yanımda japon konsolosu da vardı. Belirtmeden geçemicem. Güzeldi yemek. Tavuğu Jim Beam ile falan karıştırıyolarmış. Bunu başka tür alkollerle karıştırıp da yapıyorlarmış. Evde de yapılabilir. Gerçekten hoş yani. Birayla da güzel gitti. Bundan sonra param oldukça ondan yerim ben. Zira, 16 lira gibi bir şeydi. Zina yapmayın lan. Çok kötü bir şey o.

Öyle işte. Bookmarklarıma hala üzülüyorum. Bookmarka ve dolara en yüksek faiz nerededir? Evet!

Aman da Aman!

Amanda Ferri’yi bilirsiniz blogun eski okuyucusuysanız. Değilseniz ve yine de biliyorsanız severim sizi. Sizi gidi sizi. Hanimiş!

Çok seviyorum ben bu kızı. Hemen size bir anımı anlatayım. Geçen gün nette konuşuyoruz kendisiyle. How are you dedim. İngilizcem biraz kötü kardeş kusura bakma dedi. Neyse işte 16 bi de 26 yazdı. 26’dan 16 çıkınca kaç kalır dedim. 10 kalır ama ben 26’yım yanlış yazdım dedi. Bi daha olmaz söz dedi. Haydaa lan ne yaptın sen, how are you dedim how old are you değil. Sonra orda kopmuşuz biz, gülüyoruz falan. Çık gel bana dedi. Saat olmuş 3. Tam zamanıydı çıkmak için. Koptum gittim evine. Oradan Connected Ventures‘e geçtik. Hadi gel klip çekelim diye kandırdım bunu. Orda film koptu benim. Sonra helalleştik, ayrıldık. O gün bu gündür konuşmuyoruz kendisiyle. Çok özlüyorum lan!

Me vs. TV

Yaprak Dökümü başladı bugün yeni sezonuyla. Aman pek bir şenlendim. Onların üzüntüsü benim üzüntüm olmuyor. Ben çok eğleniyorum. Geçen sezon son 20 bölümünü izlememiştim. Kaç bölüm oluyor ki bir sezon? Yine de pek bir şey kaçırmamışım. Anneme sorduğum “bu kim, buna ne oldu, hmm eve nolmuş ki?” tarzı sorularla konuya hemen hakim oldum. Ferhunde’nin yatakta sarhoş uzandığını görünce içim cız etti lan! Üzüldüm onun o haline. Keşke yanında olabilseydim dedim. İyi anlamda. İyi keşke.

♫Yara rey yara daraaa laralaaa yara dey yara reeey.♫

Madem bir diziyle başladık. Bir tane de reality show’la devam edelim. Man vs. Food diye bir program var Travel Channel’da. Hoşuma gitti. Bir Adam var. Soyadı da Richman. Güzel bir kombinasyon olmuş aslında. Adam zengin yeaaöööw! Keşke benim de adım öyle bir şeyler olsaymış. Ne bileyim Yürü Koçumbenim gibi mesela. Gaza getiren bir isim fena olmaz yani. Neyse işte bu abimiz çeşitli yerleri geziyor, yemekler tanıtıyor falan. Mesela diyor ki, burada en iyi tacoyu bu mekan yapıyor. Mekana bir bakıyorsun 3 metrekare bir yer. Vay anasını diyorsun haliyle. Mutfağına geçiyor. Hacı bana bir taco yap da yiyeyim diyor. Mutfakta hayvan gibi götürüyor 2 lokmada. Hakkaten güzelmiş usta diyor. Çoğu mekanın ustası da Ümit Usta, Hasan Usta gibi. Türk gibi, samimi adamlar. Ama Richman öyle mi? Kibirli bir kere. Püüü! Yazıklar olsun. Ya program bu tarz bir şey işte. Gelelim vs. Food kısmına. Bazı mekanlara gittiğinde yemeklere meydan okuyor. Seni yeneceğim ulan diyerekten yemeye başlıyor. Efendime söyleyeyim, dev boyutlarda bir pizza olabilir, 300 köfteli bir hamburger olabilir, 1’den 10’a kadar derecelendirilmiş acı soslarla birlikte yenen suşiler olabilir. Bazen tek başına yapıyor, bazen rakip buluyor falan filan. Tek temennim bir programda tantuni yemesi. Takviye falan istesin mesela. Zevkli olur. Eğleniriz.

Haneler çok güzel program bir de. Gayet severek izliyorum, gülüyorum falan. Ben o tarz programlara alışamamıştım aslında. Bu güzel ama.

Ellipse

Odamda çok fazla sivrisinek var ve ben onlara laflar hazırladım. Sinek ilacıyla konuştum, haberler iyi. Rahatladım, oh! Anlık bir yazıya başladım ve bu yazı uzun olacak gibi bir his var içimde. Ya da bir alttaki postun etkisi altındayım. O yüzden bazı kelimeleri bold ve renkli yaparak okunma oranını yukarılarda tutmayı planlıyorum her ihtimale karşı. Aralara resim falan koysam? Ne resmi koyacaksın birader, sivrisinek resmi mi?

Imogen Heap’in yeni albümü çıktı aldınız mı? Ben aldım. Şaka lan şaka. Albüm güzel. Sitesinden dinleyebiliyorsunuz. Sevdim bunu. Hatta bir de bonus albüm yapmış ablamız. O albümde de şarkıların enstrümantal versiyonlarını bulabiliyoruz. Çok şahane bu kız. Canım canım canım! Keşke herkes böyle bonus cd yapsa dedirtiyor adeta.

Uzun zamandır kahve içmiyordum ben. Yeniden başladım yumulmaya. Boaters diye bir kahve markası duymuşsunuzdur. Duymadıysanız, şu linkten bakın, görün, işitin. İşte bunların bir sürü kahve çeşidi var. Hepsinden almak istiyor insan. Çocuklar gibi şen oluyor onların bulunduğu reyonda. Hoplayıp zıplıyorsun. Bir de her yerde bulamıyorsunuz bu gençleri. En garantisi internetten sipariş. Ben henüz denemedim ama yoklukta gider diyorum. Yoklukta her türlü. Migros’ta var rahat olun siz.

Wipeout izlemeye başladım. ABC‘de yayınlanan versiyonu. Programı sunan kız çok hoş. İyi bir insan o. Gülüyor falan. Seviyorum ben onu. Oğlak burcuymuş. Bunu araştırdım. Oğlak burcuysa tamam dedim. Daha da bir sevdim. Sadece ben sevmiyorum. Japon konsolosu da sarhoşken aşık oldu ama hatırlar mı bilmiyorum. Twitter‘ı da var galiba kendisinin. Burcu Esmersoy’un var da onun niye olmasın ama de mi? Burcu Esmersoy demişken… Burcucuğum choq gsl chıkmıssın.

Yeni bir paragraf yaptım başka konuya atlayayım diye. Ancak tökezledim biraz. Halbuki ben bu yazı uzun olur sanmıştım. Böhü! Böhü lan böhü! Hay çok yaşa sen!

Ya hadi son paragrafı yapıp bir şey itiraf edeyim ben. Seviyorum lan ben sizi! Hepinizi işte! Kim varsa! İyi ki varsınız olum! İyi ki doğdunuz! İyi hissetmekten iyisi yok gençler. Aşk nehrinin aktığını hepimiz gördük. Aman diyeyim. Hoşçakalın.



Zach Braff

“First Day of Scrubs Season Nine starts tomorrow morning at 6:30 am. It is hard to be silly at that hour. But I know I can do it. xo z”

Manyak mısınız oğlum siz?

Ertesi gün editi: Burcu Esmersoy demişken… Twitter’ını açmış. Bugün işsiz güçsüz onu takip ettim her dakika.

Burcu Esmersoy Twitter Sayfası

Yine bir çakal başlıkla karşınızdayım. Ta-Raaaaa! Tara Reid! Ohh Tara Reid demişken… Bak yine konudan sapma noktasına geldim. Neyse Tara Reid hakkında konuşmayayım. Çocukluk aşkımdır kendisi.

Ne diyorduk? Çakal başlık! Burcu Esmersoy’un Twitter sayfası. Bari verelim de tam olsun.
İşte bu;
http://twitter.com/burcues

Gerçekten kendisidir. Yalnız şu aralar koruma koymuş sayfasına. Bunu aşabilmek için, kendisinin follower‘ı olmak zorundasınız falan filan. Maksat başlık alakasız olmasın.

Bugün uyandığımda zihnimde bir şarkı dolanıyordu. Şişik olmalı læstiğin havası diyordu. Yatağımı topluyordum, hep aynı şeyi söylüyordu. Kahvaltımı yaparken de. Keşke bir læstiğim olsaydı da havasını şişirseydim.

Joshua Radin ve Cary Brothers dinlemenizi tavsiye ederim bir de.

Edit: Ya şimdi bu adamları dinleyin dedim de, bir anda yüklenmeyin yani. Mesela Winter ve Ride ile başlayabilirsiniz.

Smullyan’s Paradox

At a desert oasis, A and B decide independently to murder C. A poisons C’s canteen, and later B punches a hole in it. C dies of thirst. Who killed him?

A argues that C never drank the poison. B claims that he only deprived C of poisoned water. They’re both right, but still C is dead. Who’s guilty?