Bir insanın gözlerinin güzel olması için illaki o gözlerin renkli olması gerekmez. Bazen kocaman, kahverengi bir çift göz de çok güzel olabilir. İşte onun gözleri de öyle. Çok güzel…
Yazar japon konsolosu‘nun deyimiyle, boğuk gözlü kızlardan hoşlanırdım ben eskiden. Buğulu demek istiyor sanırım kendisi. Ya da artık boğuk derken neyi kastediyor bilinmez. O gözü öyle tarif ediyordu işte. Hakikaten de öyleydi. Ben farkında olmazdım gözlerin. Yani, “şu kız ne kadar hoşmuş” dediğimde aldığım cevap; “e işte boğuk gözlü” olurdu.
Tekrar gelelim o güzel gözlere. Baktıkça bakası geliyor insanın yahu. Aşık mıyım? Ahahah diye gülersiniz bana. “Daha 1 hafta önce bir ilişki düşünmüyorum diyen sen değil miydin?” dersiniz. İşte bir çift güzel göz her şeyi değiştiriyor bazen. Aşık değilim zaten ya. Sadece güzel gözlere bakmak istiyorum. Hep bakmak istiyorum. Çok bakmak istiyorum. Daha çok. Gerçi aşkın tarifi nedir ki? Yok efendim sürekli onu düşünürsün, karnına bir ağrı saplanır, salak salak gülümsersin etrafa vs. Böyle klasik şeyler vardır. Bu da klişe aslında. Yok ki onun kesin bir tarifi. İyi işte o zaman. Ben de bu gözlere aşık oldum. Canım ya!
Şunu koyalım bir başa. Dönsün burada ben yazarken. Bu şarkı takıntısı ne diyecekseniz, der misiniz? Yok öyle bir takıntı. Var mı? Yok! Neyse…
Henüz bir ilişkiye hazır değilim ben. Dalga geçmeyin ya! Çok ciddi söylüyorum. Hem belki o kişi okursa, buradan da bir cevap almış olur tam olarak.
Bu gece birkaç şeye tanık oldum. Yok dedim, soğudum. Zaten soğuktum. Dondum. Brrr! Bi’ elektrikli sobayı açayım. İyi ki elektrikli o da ha! İyi ki elektrikli! Elektriklisin diye 5000 voltu, 8000 amperi vur gitsin! Neyse!
Şimdi ben de bu gece kendimce bir liste yaptım. İlişkilerden soğuma adına bir şey vermiyor tam olarak aslında. Öylesine bir liste. Liste dediysem, çok maddesi yok. Kaç tane var peki? 3 tane.
1- “Ayrıldıktan sonra arkadaş kalalım.”
Pardon ama, hadi lan oradan! Olmuyor arkadaşım. Hayır niye arkadaş kalıyoruz ki? Biz seninle sevişmedik mi? Ben seni çıplak görmedim mi? Hı? Ben bugüne kadar hiçbir arkadaşımı çıplak görmedim mesela. Gören varsa söylesin. Hadi sevişmeyi bırak, ne yapacaksın arkadaş kalınca? Yeni sevgililerini mi anlatacaksın? Fikrini mi danışacaksın? Titrin ne lan senin!? Arkadaş olarak mı bulunacaksın yanımda? Titrin eski sevgili olüm senin! Oldu bitti yani. Eski sevgilisin işte.
Ben hiçbir sevgilimle arkadaş kalmadım desem yalan söylerim. Mesela nbh_ hiç arkadaş kalmadı. Gerçi onun hiç sevgilisi olmamış lan! Ben kaç tanesiyle arkadaş kaldım? Kaldım da ne kadar kaldım yani? Duruyor orada öyle.
Amaan kalan kalır arkadaş banane. Kıl olduğum bir cümledir sadece. Şimdi kıl olduğum ikinci cümleye gelelim. Tarkan’dan Kıl Oldum Abi’yi koyayım mı buraya? İster misiniz?
2- “Ben seni arkadaş olarak görüyorum.”
Pardon ama, hadi lan oradan! Aslında bu cümleyi esnetebiliriz çok fena. Şimdi doğaçlama bir kalıba giriyorum bakın hemen. Hooop! “Yaaağğ ben seni aslında arkadaş olarak görüyorum. Yani ne biliiim, yanındayken çok eğleniyorum, çok gülüyorum. Çok mutluyum. Kendimi güvende hissediyorum. Ancak daha ötesini düşünemiyorum yaaani.”
v.2.“Hem senden böyle bişey beklemezdim. Biz arkadaş değil miydik?”
Hasssiktir oradan ya! Sanki benim hiç arkadaşım yok! Arkadaşım olmazsan ölürüm ben çünkü. Nereye arkadaş yaa! Nereye arkadaş? Kaç tane böyle arkadaşın oldu senin? Kaç tane böyle sevgilin oldu senin?
Bu konu üzerinde durursam çok fazla sinirlenirim ben ya! Az daha sövüp bırakıcam. Sözüm sana lan! Ruhun Sesi! Yani o kadar baştan dedik de mi hoşlanıyoruz diye! Demedik mi? Dedik! Sen de böyle düşünüyosan daha sık görüşelim. Aksiyse de söyle bilelim demedik mi. E canını yediğim, sen daha neye takılıyorsun o zaman? 2-3 ay sonra gelip de arkadaş olarak görüyorum niye diyosun lan? En sonunda da vicdan azabı de mi? Vicdan azabını yerim ben senin! Biz ameliyat oluyoruz, aramalar sormalar. Yerim seni ben.
3- “Ben sana güveniyorum da, o çocuğa (ya da, başkalarına) güvenmiyorum.”
Pardon ama, hadi lan oradan! Basbayağı sevgiline güvenmiyorsun işte! Olum güven inşa edin ilişkinize ya! Güveni oturtun bi önce. Sonra siz çıkın üzerine. Konuştum ben Güven’le, sorun olmaz çıksınlar dedi. Gerçi bunu genelde erkekler söylüyor. En azından bunu bana bi kızın dediğini duymadım. Yani sevgilim söylemedi en azından. Bazı yavşak emoların dışında.
*Ben Bunları Niye Yazdım?*
Bunların hepsi klişe olduğu için yazdım. Hepsine ayrı ayrı uyuz olduğum için yazdım. Bunlar artık değişsin diye yazdım. Müfredat değişiyo lan her yıl, bunlar da değişsin diye yazdım. Aslında bok gibi yazdım. Tam dökemedim içimi. Ne zaman gaza gelsem, erteliyorum çünkü. Bunu da erteleyeyazdım. Halbuki tam içimden geldiği zaman yazsaydım daha güzel olcaktı. Vallahi bak! Şşş! Gerçekten…
Bu listenin oluşmasında emeği geçen, bubblepuff‘a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Hayır turdan parasını alınca bi içirmeye çıkaracaktı da neyse! Zaten artık arkadaş da değiliz! ahaha bak bunları hep sen okicaksın diye yazıyorum. Daha da yazmam mıh mıh.
Smiley yapmayayım diye ne kastım yaa. mıh mıh ne ya? mıh mıh ne! 😛 🙂 🙁 :(:/&:(:)/&(:/
Eskiden eşyalara acırdım ben. Nasıl mı? Mesela işte buzdolabı çok mu çalışıyor? Aman üşümüştür bu şimdi ya derdim. Misal, elektrik sobası çok mu yanıyor? Yazık lan, çok yandı bu, yorulmuştur azıcık kapatayım derdim. Televizyonu olsun, bilgisayarı olsun, arabası olsun… Böyle gider bu. Amma malmışım lan!
Az önce bulaşıkları yerleştiriyordum da, bulaşık makinesinden alıp. Kapağı açınca bir buhar geldi. Yazık lan dedim! Bunun da işi zor ha! Baya baya bulaşık yıkıyor alet dedim. Sonra döndüm kombiye baktım. Ulan sen de su ısıtıp duruyosun işin iş ha dedim! Amma malım lan!
Yalnız mandalina mevsimi de geldi artık. Ne tank oynanır ya! Aldım yanıma şimdi *3* tane mandalina. Ne yapayım, FM oynayayım. Ya da film izleyeyim. Olum tank yaaa! Tank oynayalım tank!
Edit: Şarkıyı soran arkadaşlar oldu. Mail yağmuruna tuttular. Hemen söyleyeyim. The Mavericks – I Want To Know.
Akvilina mantı açacakmış canlı yayında. İyi, güzel. Tam da kahvaltımı yapmıştım zaten. Sıcacık kahvemle oturur izlerim. Sonuçta bir geçmişimiz var.
Hazırlıklar yapılıyor. Başını örtüyor. Kot pantolonunun üzerine bulaşık önlüğü benzeri bir etek giydiriliyor. Önünde hamuru hazır. Oturuyor Ece Erken’le birlikte dizlerinin üstüne. İyi, güzel. Ben de oturuyorum kahvemle birlikte.
Oklavayı alıyor hanım kızımız eline. “Başlayalım mı?” diye soruyor Ece Erken. “Başlayalım.” diyor Akvilina. “Ama önce…” diyor Ece Erken. Belli ki kafasında bir reklam fikri var. Bakıyor etrafına, reklama gir falan denmiyor. Sonradan aklına geliyor yönetmenin de galiba. “Ve reklamlar, sonrasında Akvilina mantı açıyor.”
Kaybettiniz olum beni! Beklemem ki ben o reklamı! Kalktım geldim işte. Zaten hep aynı stil oynamalar, hep aynı gülücük. Ne biçim kızmışsın be Akvilina!
Az önce ekşi’de bir kız deviantart sayfasını verdi tamam mı? Kız diyorum, çünkü sayfayı ziyaret ettiğimizde anlaşılıyor fotoğraflardan. İyi, güzel. Gezdik, baktık. Fakat ben bekledim. Bir çakallık gelecek biliyorum. Kız gayet hoş çünkü. Sözlükte bekledim, bakalım kızın nicki altına entry girilir mi diye. Yok gelmedi bir şey. Fakat sonra ne oldu? Hopppaaaa.
~ekşiden selamlar bağyan ~tatlı model
Lan valla bravo size ha! shfpsaasdpofıuashfpoıuas akşam akşam güldürdünüz. Yine karnıma ağrılar girdi bak. fhsadfkjsadhflkasjdh. Buradan denemecan‘a selam ederim. Ah sen de olsaydın burada. Ne gülerdik, ne gülerdik! Ara ara güler, ara ara hüzünlenirdik.
Kahvemi yaptım. Odam sıcak. Dışarısı buz gibi lapa lapa kar yok. Sadece soğuk. İyi soğuk yaptı bu sene. 3 ya da 4 gündür evden çıkmıyorum. Dur bakayım. Evet 3 günmüş. Zaten düşündüğüm kabahat. Ya kaç gün olacaktı? Kaç gündür yazmıyorum ama yine de aynıyım. Hayal kırıklığına uğradınız değil mi? Aaa sneyl yazmış, hadi bir okuyalım dediniz. Ohoo aynıymış bu herif hala dediniz. Bok aynıyım! Bırak yaaa, kapat kapat kapat!
Merve Sevi‘nin de dediği gibi, geçen seneki sneyl değilim artık. Aslında bunun tam tersi olduğumu söylemek için geldim buraya. Şu an tam olarak geçen seneki sneyl’im. Evden çıkmadığım 3 gün içerisinde yani. Neden? FM çıktı çünkü. Ben de tam anlamıyla 3 gün önce oynamaya başladım. Size bir şey söyleyeyim. Ben bu oyun için sevgilimden ayrıldım bir keresinde. Çok ciddiyim. “Amaaan ayrılcam, nasıl olsa FM de çıktı” deyip ayrılmışımdır.
İş yaparken dinlemesi çok güzel olan bir şarkı vardı hani. Islands – Don’t Call Me Whitney, Bobby. Hah! İşte onu iş yapmazken de dinlemesi çok güzelmiş aslında. Bir daha hatırlayalım.
Çarşamba günü çok pis içme düşüncem var. Tek başıma gidiyorum. İsteyen olursa gelebilir. Ancak ben biraz kafayı bulayım. Bulayım ki siz benim nerede olduğumu bulamayın. Geçtiğimiz Cuma gecesi 5 birayı zor içmiş biri olarak, tek başıma oturduğumda ne kadar içerim bakalım. Geçtiğimiz Cuma demişken, işte Halloween vardı. Kostüm falan filan eğlendik. Maske oldum ben. Gayet ciddi ciddi takımımı da hazırlattım. Yüzümü de yeşile boyadım. Maylo oldu japon konsolosu da. Gecenin ilerleyen saatlerinde yüzümün yarısını, yani yeşil boyayı sildim. Maylo da yüzünün yarısını yeşile boyadı. Maske kırıldı hesabı. Çizgi filmi bilenler için söylüyorum, stanley ipkiss’in oturduğu apartmana bakan kalede işler karıştı.
Önümüzdeki haftasonu müzikale gideceğim. Yanıma birini bulmam lazım. Joker olarak kullandığım birisini götürmek istemiyorum bu kez. ashspfdıaufhpıgudf. Ne bileyim belki nbh_‘yi, belki japon konsolosu‘nu alırım, belki de ikisini birden alırım yanıma. Sonrasında da içecez gardaşşşlaaaar dersem gelirler herhalde.
Kahve bitti. Oda hala sıcak. Dışarısı hala soğuk. Kar yok.
Lise 2’nin sonları ya da Lise 3’ün başlarıydı -tam hatırlayamıyorum- herkesin kasetini alırdım. Artık kim çıkarsa. Klibini görürdüm, vay derdim ne güzel şarkı. Koşup albümünü alırdım. Mükemmel bir tüketiciydim aslında. Yani RHCP albüm koleksiyonumu bir yana bırakın, bu albümler bambaşkadır. Şimdi masamdan görebildiğim kadarıyla, Evanescence – Fallen, Limp Bizkit – Results May Vary, Natalie Imbruglia -White Lilies Island ve bir de Avril Lavigne – Let Go var. (Bu arada Results May Vary albüm kapağını çok severim.) Evet bu örneklerden de görüldüğü üzere her tarz var. Yani Ankaralı Turgut’tan tutun Duman’a kadar gibi mesela. Sanki siz bilmiyorsunuz bu grupları/bağyanları. Ankaralı Turgut, Duman örneği falan saçma oldu. Her neyse. Az çok anladınız benim o dönemlerdeki tüketimimi. Hepsini de dinlerdim o ayrı ama. Bu da böyle bi anı olsun işte.
Gelelim şimdi başlığımıza. Avril Lavigne – Let Go. Şimdi medya maymunumda bu albümü dinliyorum da. İşte o zamanki hallerim aklıma geldi. Şarkılarını hala ezbere biliyormuşum bir de. Buna şaşırdım. Bu albümün tek sevmediğim yanı, kasetteki kağıdın olmamasıydı. Yani vardı ama sadece şarkı sözü ve beste kime ait o yazıyordu. Bir tane de fotoğraf. 2 sayfa lan. Oysa Red Hot Chili Peppers kasetleri öyle miydi? Değildi. Dolu doluydu. Sözleri de vardı. Sözlerini de yazıyorlardı tam oluyordu. Olsun be Avril! Senin bu albümünü seviyorum ben. Dinliyorum arada. Sözleri olsaydı güzel olurdu. Ya da biraz resim. Olsun o zaman küçüktün. Belki sonraki albümlerini dolu dolu yaptın. Ben bilmem oraları. Beni de ilgilendirmez. Beni Let Go ilgilendirir. Canım canım canım.
Yazarın bu yazıdan çıkardığı not: Eskiden korsan morsan yokmuş lan o kadar fazla! Asfsdahfuısadhfasopdgyouygdsf.
Kesinlikle izleyin olum bu filmi. Frequently Asked Questions About Time Travel. Yani şu an ne izlesem modunda bir insansanız bunu izleyin. Lütfen lan. Çok ısrar ediyorum. Valla beğenmezsen ben vericem parasını. Neyin parasını? 10 lirasına bahse girerim beğenirsiniz lan. Spoiler oldu mu ki bu 10 lira? Dur uyarı koyayım. asdhspfaısuhfapıosufhd nereye koyuyorum olan oldu. Şaka lan şaka, bildiğin normal bir diyalog ordan. Selam naber gibisinden. Neyse işte eğlenceli baya bu. Hadi izleyin. Öptüm.