Şurada dursun da bir ara izleriz.
Author Archives: sneyl
#RHCPistanbul
“Ancak çıkabildim konserden, şimdi gelebildim eve.” diye klişe bir Red Hot Chili Peppers İstanbul konseri esprisi yapayım dedim. Gülmediniz ama değil mi? Konser yazısı yazmak için orijinal ses kayıtlarının çıkmasını bekledim. Neden bekledim bilmiyorum ama sanırım o konserin gerçek olup olmadığını anlamak için olabilir. Konseri en önden izlememe rağmen hala gerçek olduğuna inanamıyorum. Hayatımda ilk defa “rüya gibiydi” tabirinin ne demek olduğunu çok iyi anladım. Bu adamları çok yakından gördüğüme inanamıyorum. Hayatta en çok istediğim şey oldu çünkü. Konser sonrası bir garip hissettim. Çünkü, 10 yıldır sadece videodan izlediğim adamlar, taptığım grup, en sonunda kanlı canlı gözümün önündeydi. Tamam dedim, adamları gördüğüme göre sanırım bir daha dinlememe gerek yok. Haydaaa dedim sonra, 10 sene boşa gitti. 1-2 gün bu triplerdeydim. Müzik dinlemedim hiç. Ne Red Hot Chili Peppers ne de başka bir grup. Sonra dedim ki, lan ben bu adamları bir kez daha görmeliyim. Bir konserlerine daha gitmeliyim. Atladım uçağa İsrail’e gittim. 10 Eylül 2012 Tel Aviv konserine. Şaka lan şaka. Ne gidecem İsrail’e. Haim Revivo gitsin. Ve Hayim düştüüüüü!
Konser günü kapı açılış saati 16:00 olmasına rağmen ve benim Platinum Ring biletim olmasına rağmen saat 15:00’da oraya gittim. Burada şöyle bir şey eklemek istiyorum. İnsanlar Kategori-1 kısmının çok uzak olduğunu falan söylüyor. Bu insanlar da kapı açılışı 16:00 olmasına rağmen saat 18:30’da giden insanlar. Sanırım daha önce hayatlarında hiç konsere gitmemişler, sinemaya gittiklerini sanıyorlar. Buradan kendilerine ulan gerizekalılar demek istiyorum. 2005’te Parkorman’daki Dream Theater konserine sabah 07:00’de gittiğimizi bilirim lan ben. Ben de az gerizekalı değilmişim gerçi. Konser alanına yaklaştıkça trafik arttı, gidecek 2km yolumuz işkenceye dönüştü. Fakat şöyle bir tabela gülümsetti bizi.
Eminim çeşitli yerlerde, çeşitli açılardan çekilmiş bir çok fotoğrafını görmüşsünüz bu tabelanın. Ya da başka yerdeki tabelaların. Bu da benim çektiğim tabela işte. İndi tabele.
Kapıya vardığımızda 40-50 kişilik bir grup vardı önümüzde. Haydaaa, dedim. En önden izlenmez. Sonra baktım ki Platinum ve Golden Ring girişleri aynı yerdenmiş. Hoop hemen kaş göz hareketlerimle insanların ellerindeki biletleri süzdüm. Tamaaam, dedim. Golden Ring hep. Rahatladım biraz. Kapılar açıldı, koşa koşa gittik en öne. Orta en önler kapılmış hep. Neyse kendimize orta soldan bir yer bulduk biz. (Konserin sonlarında sağ tarafa kaymışız hep zıplarken.) Saat 17:30. Çok bekleyecektik yani daha. Platinum kısmında da pek fazla kişi yok. Golden Ring dolmuş. Platinum’a sonradan gelecekler herhalde dedik. Öyle de oldu. 21:00 gibi geldi insanlar.
Konser öncesi Platinum Ring’in geri kalanı ve Golden Ring kısmı bu şekildeydi. Athena sahneye 19:45’te çıktı. Şarkılarını pek bilmem. Yani bir tek Holigan albümlerini biliyorum. 1999’da Red Hot Chili Peppers ile dinlemeye başlamıştım onları da. Yani aslında benim açımdan Athena’nın ön grup olması anlamlıydı. Konserin sonlarına doğru Skalonga‘yı çaldıklarında bağıra bağıra söyledim. Athena sahneden inerken, grubun kurulmasında RHCP’nin büyük etkisi olduğunu, onların idolleri olduğunu falan söyledi. Güzeldi. Çünkü ilk çıktıklarında hakikaten RHCP’ye benzetiyordum ben de onları. Konser sonrası veya öncesi -tam bilemiyorum- grup elemanlarından imza almayı da ihmal etmemişler.
Red Hot Chili Peppers için sahne hazırlanmaya başlandı.
Sahnenin sol üst ve sağ üst kısımlarında dörder tane ışık vardı. Işıkların her birinin üzerinde grup elemanlarının fotoğrafları vardı. Eminim buna orada dikkat eden insan sayısı çok azdır. Belki de hiç yoktur.
Bu ışıkların her birini bir eleman kontrol ediyordu. En rahat adamlar Josh (Ayağı kırık olduğu için oturmak zorundaydı) ve Chad’in ışıklarını kontrol edenlerdi. Flea’nin ışıkçıları oldukça yorulmuşlardır :)))))) ihihih. Elemanlar sahneyi hazırlamaya devam ederken, Anthony Kiedis’in mikrofonunun alt kısmına konser setlisti geldi. Hooop gördüm ben setlisti. En üstte Monarchy, altında Dani California yazıyodu. Sonrasını göremedim. Bağırdım bir tane setlist at be abi diye ama nafile. Öyle ki, Monarchy of Roses’dan sonra Daniiiii diye bağırdım hep sahneye. Sanki çok biliyorum! Çok biliyorum tabii lan, setlisti gördüm! Bir Teoman bir bu.
Saat 21:50’de Red Hot Chili Peppers sahneye çıktı. Ooooolum geldiler laaaan! diye haykırdım birkaç kez. Konseri anlatmaya gerek yok zaten. Sesim kısıldı, leş gibi yoruldum. Önceden de dediğim gibi hayatımın en güzel gecesi oldu ve sanırım hep öyle olacak.
Gelelim bir takım notlara;
- Ekşi Sözlük’teki bir entryde kendimden bahsettirmeyi başarmışım. Aferin bana. Şöyle bir şey;
son olarak önlerdeyken ben daha, yanımdaki kırmızı tişörtlü genç, seni tebrik ederim, tüm şarkılara eşlik ettin ıskalamadan, helal olsun!
- Konserin profesyonel ses kayıtlarını şu adresten ücret karşılığı indirebilirsiniz;
http://www.livechilipeppers.com/live-music/0,8428/Red-Hot-Chili-Peppers-mp3-flac-download-9-8-2012-Santralistanbul-Istanbul-TUR.html
- Ben flac versiyonunu indirdim. Under The Bridge paylaşayım bir de sizinle. Başka da paylaşmam. Korsana hayır beyler!
- Under The Bridge
- Josh Klinghoffer, Türk bayraklı tshirt ile sahneye çıktı.
- Platinum Ring alanında bazı ünlü yüzleri de görmek mümkün oldu bizler için. Ben tanımıyordum onları ama arkadaşım bak şu şu, bak şu bu diyerekten bana gösterdi sağolsun.
- Athena sahneden inmeden hemen önce yanımıza iki tane kız geldi. Erikli su şişelerinin içine vişne vodka yapmışlar. Bize nasıl içeri alkol soktuklarını anlattılar. Kafalar gitmiş ama bunların. Athenayı tanıyoruz biz, Gökhan benim arkadaşım falan dedi birisi. İnanmayınca telefonundan fotoğrafları gösterdi. Hakikaten tanıyormuş. Zaten kızlarda bileklik de yoktu. Ajansta çalışıyorlarmış. RHCP sahneye çıkana kadar sohbet ettik, eğlendik baya. Ancak RHCP sahneye çıktıktan sonra gözüm başkasını görmedi. Onlar da beni o halde gördülerse eğer kaçmışlardır zaten. Kızlardan birisi Avustralyalıydı. Hoop hemen dedim benim de arkadaş var Avustralya’da. Muhabbetler muhabbetler.
- Chad Smith konser sırasında ve konser sonrasında bol bol baget dağıttı. Bir tanesi bile bana gelmedi.
- Flea konserin en enerjik insanıydı. Ezan sesine olan hayranlığını, Türkiye’yi çok sevdiğini dile getirdi sık sık. Anthony Kiedis İstanbul’u çok sevdiklerini, kendisinin Bebek’te, Flea’nin Galata Kulesi yakınlarında bir yerde, Chad Smith’in Asya’da bir yerde ve Josh Klinghoffer’ın boğazın kenarında bir karavanda yaşamak istediklerini söyleyerek izleyenleri güldürdü. (gülüşmeler)
- Konser çıkışı tam bir işkenceydi. Yaklaşık 40.000 kişinin bir anda ortalığa salınmasından kaynaklı olabilecekleri düşünebilirsiniz. Ancak insanlar zor da olsa bir şekilde gidecekleri yerlere ulaştılar.
- Red Hot Chili Peppers İstanbul’a veya Türk seyircisine/dinleyicisine fazla geldi. Daha iyi bir yerde, daha iyi RHCP hayranlarıyla birlikte bağıra bağıra şarkı söylemek dileğiyle.
Konser yazım da bu olsun hadi.
xox
8 Eylül 2012 Red Hot Chili Peppers İstanbul Konseri Setlist
Setlist dedim ki arama yapılınca gelsinler buraya diye. Daha konsere 11 gün varken setlistini nereden ele geçireceğiz. Bilsem bilsem Teoman’ın Hacettepe Üniversitesi Bahar Şenlikleri’ndeki setlistini bilirim. Lisede bir sevgilim vardı, Teoman’ı çok severdi. Teoman kasedi hediye etmiştim ona. Kaset iyiydi o zamanlar, ucuzdu. Önüme gelene kaset hediye ediyordum. Şşşş nasıl konuşuyorum ben eski sevgilim hakkında ya! Canım benim. Ne yapıyordur acaba şimdi. Banane yaa ne yapıyorsa yapıyor. Bana mı yapıyor sanki.
Setlist diyorduk.. Şimdi, 35 tane şarkı ayıkladım. 36 tane ayıklamıştım da aldığım görüntüde 36. şarkı gözükmüyor. “Blood Sugar Sex Magik” o 36. şarkı da. Zaten onu çalmazlar. Şimdilik sıraya dizmiyorum. Zaten az önce denemecan‘a da dediğim gibi ortalama 19 şarkı çalıyorlar. Bir ara düzenleme yapmaya çalışırım. Yapamazsam da konsere gidecek olan arkadaşlar buradaki 35 şarkıyı bilseler yeterli. Bunlardan sorumlusunuz. Bunların dışında bir şarkı çalsınlar, yok mu beni seven diye bağırırım santralistanbul’un ortasında.
Eylül Geliyooooooooooor..!
Mmmhh çok da güzel geliyor.
Blog yazarlarımızdan sevgili japon konsolosu‘nun gaza getirmesi üzerine blogu tekrar canlandırıyoruz. O söylemese bizde heves yok işte. Eskiden ne güzel yazıyorduk ama şimdi… Ama şimdi yazamaz olduk. Üniversite zamanlarımız iyiydi, güzeldi. Şakalar, espriler havada uçuşuyor, eğleniyorduk. Şimdi kocaman adamlar, kocaman kadınlar olduk. Türlü türlü şeylerle uğraşıyoruz. Erken yaşlandık. Ruhumuz yaşlandı. Ruhu Sarı. (Aferin!)
Çok güzel bir yaz tatilini geride bırakmak üzere olduğumuz şu günlerde sonbaharın tadını yavaş yavaş almaya başlıyoruz. Bu yazımda sizlere blog yazarlarımızın Eylül ayındaki büyük olaylarından bahsedeceğim.
sneyl: 8 Eylül 2012 Cumartesi günü santralistanbul’da gerçekleşecek olan Red Hot Chili Peppers konserine giderek en çok istediği şeyi gerçekleştirmiş olacak. Duyduğuma göre çok mutlu olacakmış o gün. Temizkanoğlu.
denemecan: 7 Eylül 2012 Cuma günü Outback Jacks isimli mekanda Jack ile iddiaya girecek. Sen kim oluyorsun da mekan sahibiyle iddialaşıyorsun ya! Şuradaki menünün ikinci sayfasının en altında görebileceğiniz Jacks Challenge isimli şeyi deneyecek. Bence yer ama. Yiyip yiyemediğini burada paylaşır artık kendisi. Tarihi de salladım, ne zaman isterse o zaman gider. Ben kim oluyorum da onun ne zaman gideceğine karışıyorum?
nbh_: 25 Eylül 2012 gibi Kıbrıs’taki vatani görevini tamamlıyor. Tam tarihini bilmiyorum. Çünkü tertiplerinden yaklaşık 1 hafta sonra terhis olacak malum nedenlerden ötürü.
japon konsolosu: 4 Eylül 2012 Salı günü saat 3’te kankası sneyl ile buluşacak. Bundan büyük olay mı var lan!? Kaaardeşiiiiiim. Tavuğuğuğuuuk, çikolatağağaaa, ciğiğiiips, karpuğuğuuuz, çiğ köfteğeğee, soslu soğanlığığıııı.. Ney? Artı olarak mı?
kırmızı japon balığı: 8 Eylül 2012 Cumartesi günü evleniyor kendisi. Bu mutlu gününde bizleri de görmekten dolayı mutluluk duyardı elbet, ancak blog yazarları olarak katılamıyoruz. Kendisinin de bir blog yazarı olduğunu düşünürsek, düğününde blogumuzu en iyi şekilde temsil edeceğine şühe yok. Şimdiden sonsuz mutluluklar diliyorum kendilerine. İyi ki doğdun!
festivalgbigbi: Geçtiğimiz ay içinde eski bir futbolcu ile aşk yaşamaya başladığı söylentileri dolaşmakta. Kendisi bir türlü detayları vermedi. Eylül ayında bu detayları alıp sizlerle paylaşacağız.
cagnan: Bloga girip girmediği bile şüpheli. Twitter’da fenomen olma çalışmaları devam ediyor. En önemli olayı ne bilemiyoruz. Bizimle muhabbeti kesip kesmediği bile şüpheli. Olmadı oy birliği ile blogdan atarız gardaşlarım. Siz raad olun!
uriel: Bundan yaklaşık 1 sene önce blogda yazar olma şerefine nail olup bloga tek bir yazı yazmaması beni her ne kadar sinirlendirse de, bahis severliği açısından sesimi çıkarmıyorum. Bugün (27 Ağustos 2012) itibariyle opera sezonunu açmış bulunmakta. Eylül ayındaki oyunları devam edecek ancak en önemli olayını bundan yaklaşık 10 gün önce yaşadı. İlişkisiyle ilgili yapılandırmalara gitti.
Olaylar bunlar. Sizde durumlar nedir?
Anlatın anlatın!
Biz Büyüdükçe Dertlerimiz de Büyüyor
Önümüzdeki ay hangi ecnebi topraklara gideyim gardaşlar? Yorumlarınızı bekliyorum.
P.S.: Benim derdim de bu işte.
Dünyanın En Güzel 13. Kızına İthafen
Umarız ki çok mutlu olur.
Sycamore Down
İşteyim. Bilgisayarımda hoparlör yok. Kafamda Jaymay – Sycamore Down çalıyor. Umarım videoda da aynısı çalıyordur.
Long Live Rock&Roll
Dün gece bir rüya gördüm. Çok güzeldi ama. Hep merak ettim sonra ne olacak diye. Öğlen 2 gibi uyanmam gerekiyordu. Çünkü 3’te işe gidecektim. Ya kaçta gidecektim ki zaten? O yüzden saati ben 12’ye kurdum. Ancak işte uyanır, duş alırım, bir şeyler yerim diye düşünüyordum. Her neyse.. Rüya da bir güzel gidiyor bir güzel gidiyor sormayın. Tam en heyecanlı yerinde alarm çaldı. Saat 12 olmuştu. Haydaa dedim hemen 1 saat ileriye attım alarmı. Ben öyle 5 dakika ileriye atmam. Attım mı tam atarım. Haydi bakalım kaldığımız yerden devam ederiz inşallah diyerek tekrar rüyaya yattım. Başka senaryoya dönmüştük. O kısmı atlamıştık. Önemli olan o kısımdı ama. Ben kasıyorum o kısma dönmem lazım diye. Tam döndük. Pat bir daha alarm. Saat 1 olmuş. Hooop attık mı 2’ye. Olaylar olaylar.. Göremedim ama ben işte o en önemli kısmı. Üzüldüm biraz aslında. Duygulandım sonra uyanınca. Rüyayı anlatamam ama. Buraya yazmak istedim. Bu yazıyı gördükçe o rüyayı hatırlarım diye.
Denemecan bir oyuna alıştırdı beni. Şu adreste;
http://achtungdiekurve.net/
O kadar beynime işlemiş ki, herhangi bir sitede loading flashını gördüğümde, dönen çizgileri aradan kaçırmaya falan çalışıyorum. Önceden Guitar Hero’da olurdu bu bana. Belki de renkler birbirine benziyor diyedir.
Youtube Rock in Rio Lizbon konserlerini veriyor ya, çok güzel oluyor. İnsan orada olmak istiyor. Gideceğim bir gün ama. O festival senin bu festival benim koşacağım inşallah maaşallah.
Şimdilik yeter bu kadar…
Esen Kalın.
Lan Bir De Neyi Düşündüm Bak..
Buradaki yazılar hep birer anı ha. blogspot‘taki yazılar da öyle. Okuyup okuyup, duygulanabilir insan. Hey gidi diyebilir. Demeyebilir de. Banane yaaa.
Son Şiirim (İlk Harflerde Şifre Gizli)
barbekü partisinde onlarca yılan yedim
şaşkın gözlerle baktı bana kedim
ulan gerizekalı ben sana ne dedim
biraz laf dinlesen ölür müsün
son zamanlarda çok kudurdun
25 yaşında 3 çocuk doğurdun
ulan gerizekalı neden osurdun
leş gibi koktu odanın içi
ütü yaparken yandı aşil tendonum
kırmızı puantiyelidir uğurlu donum
ben vatanını seven bir makedonum
ulan gerizekalı kime diyorum