Bir tepeye tırmanmaya çalışıyorum. İnce ama çok sert. Tutunacak yeri fazla yok. Belki de fazla. Ben bilemiyorum. Çünkü çok net göremiyorum. Kenarları parlak gri renkli. Ben yukarıya çıktıkça, geçtiğim yerler yıkılıyor. Havada kalmaya devam ederek beni şaşırtıyor. Çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Etraf çok karanlık. Sadece parlak gri rengi seçebiliyorum. Nasıl tutunuyor, nasıl tırnamıyorum bilmiyorum.
Şiddetli bir rüzgar var ama etkilenmiyorum. Sadece biraz titretiyor. Gözümün önünde fosforlu sarı renkte halkalar uçuşuyor. Rüzgar bir anda kesiliyor. Sonra tekrar geliyor. Sanki şimşek çakıyor gibi. Üçer saniyeliğine esiyor ve geçiyor. Zamanla beni alıştırıyor bu uyumlu hareketine. Zirveye ulaşıyorum. Ama çok uzun zaman geçmiş. Yıllar geçmiş gibi. Ayak bastığım taban daha da parlak. Nasıl bu kadar parlak bir gri olabilir ki? Gözümün önündeki o fosforlu sarı halkaları şimdi gökyüzüne asılmış bir halde görüyorum. Bu kez tek başlarına değiller. Hepsinin bir sahibi var. Beyaz kanatlı sahipleri…
Sonra ne olduğunu anlamıyorum ama birisi beni aşağıya itiyor. Bağıramıyorum, sesim çıkmıyor. Ama sanki yanımdaymış gibi sesini duyuyorum. Kulağıma bir şeyler fısıldıyor:
“Tam 21 yıl geçti doğumumdan bugüne kadar. Buraya çok çabuk ulaştın. Burada herkes 30 yaşındadır. Bu tepeden her atlayışında 1 yıl daha geçecek. Sonunda sen de aramıza katılacaksın. Şimdi geri dön!”
Ben yine kendimi en aşağıda buluyorum. Hafızam siliniyor. Sıfırdan başlıyorum. Tekrar çıkmayı deniyorum. Yine aynı şeyler oluyor. Rüzgar yine şimşek misali üçer saniye esip geçiyor. Fosforlu sarı halkalar beni gözetliyor. Ulaştığımda 22 yıl geçiyor. Tekrar düşüyorum. Bunu üşenmeden tekrarlıyorum 30’a ulaşana kadar. 30’a ulaşıyorum ve uyanıyorum…
P.S.: İki gündür şiddetli baş ağrısı çekmekteyim. Bir anda bir ağrı saplanıyor. Üç saniye sürüyor ve kesiliyor. Bunu uyumlu bir şekilde hep tekrar ediyor. Ama alıştım ben buna… Bu arada neden 30’u gördüm bilmiyorum. Neden 30’dan sonrası yok bilmiyorum. Ama sonrası olsun istiyorum…
az önce bir deprem oldu, felaket sallandık.. bir anda gözümün önünden geçti hayatım kısacıkta olsa..
hayat kısa diye düşündüm sonradan, bir kaç saniye içinde sıralanıveriyor filmşeridi gibi aklında, ne kadar da kolay..
değer biçmek lazım yaşanılanlara.. sonra geride bırakıp devam etmek gerek yeni yaşamlara, bocalamadan, sıkılmadan, pes etmeden nefes almaktan..
ne dakika ne olacağımız hiç belli olmaz, sürekli ileriyi düşünürsek veya geçmişi, geçeeeeeeeer gider zaman su gibi..
belki de şu an, bu gün hayatım, geri kalanının ilk günü olmaktan çıkıp son günü oluverecektir..
hayat güzel,
hayata nankörlük etmek, onun bize karşı bir sitemle geri dönüşüne ve acı çekmemize sebep olabilir?! belli mi olur!