Aslında ulaşım dışında herşey normal geçti. Çünkü oraya ulaşmam için mecburi olarak belli bir yerden sonra kamyona binmek zorundayım. Zaten asıl macera burada. Kamyon şoförleri….
Hepimize ilk başta kamyon şoförü itici gelir. Ama gördüm ki adamlar gayet neşeli ve hoş sohbet insanlar. Herşeyi konuşabiliyorsun. Hatta dönerken bindiğim kamyonun şoförü o kadar saf ve iyiydi ki ailesinden bahsetti bana. Kızı varmış, liseye başlamış. Üniversite okuyacak gibi gözüküyor ne dersin okutayım mı sence dedi bana. Adam taşradan geldiğini de açıkça ifade ediyor ve şehirdeki bu rahat yaşamdan çekiniyor tabi, bunu da söylüyor zaten. Burada normal olduğunu bildiği halde, ona garip geldiğinin farkında yani. Bir kızı daha varmış, kız babasına okumak istemediğini söylemiş ve onu 19 yaşında nişanlamış. Dedim ki, abi ne yaptın sen… O da birşey mi benim 19 yaşında iki çocuğum vardı dedi. Aman abi dedim bu kızlarına söyle de öyle olmasın. Söylicem dedi, yaşın küçük ama görüşüne saygı duyuyorum dedi. Adamlar çok iyi anlayacağın kara günlük. Beni Akköprü’ye kadar bıraktı sağolsun. Hele bir de ben indikten sonra, korna çalıp el sallayınca o an anladım ki, 40 yıllık kankam oldu çıktı bana…
Bakalım staj süresi boyunca daha nasıl yol hikayelerim olacak?
Oi, achei teu blog pelo google tá bem interessante gostei desse post. Quando der dá uma passada pelo meu blog, é sobre camisetas personalizadas, mostra passo a passo como criar uma camiseta personalizada bem maneira. Até mais.