Aslına bakarsak çok az ömrümüz var gibi geliyor değil mi? Bu düşüncemiz bizi birşeylerin farkına vardırmaya da başlamıştır öyleyse. Buradaki asıl amacım şu; hiçbir şeyi ertelemeyin, bir sonraki güne bırakmayın! Düşünün bir, eğer yapmayı çok istediğimiz birşeyi bir sonraki güne ertelersek, 24 saat daha ömrümüzden boş bir şekilde geçmiş olacak! Boş işlerle uğraşmayın. Bazılarınız diyebilir, “internet başında oturup bunu yazıyorsun ne geçiyor eline?” Bir bakıma haklısınız diyebilirim ama bu şu an için benim istediğim şey. Yani ben bunu yazmayı istiyorum, o yüzden de benim adıma vaktim boş geçmiş olmuyor. Televizyon izlemeyi istiyorsunuz, izleyin. Ama bunu abartmayın, bağımlısı olmayın yani. Günde 3 saat televizyon izlediğinizi düşünelim, böylece 74511 saatimiz daha yokolmuş oluyor. Uykuyu da buna dahil edelim. Günde 8 saat uyursa normal bir insan, (bu benim için doğru değildir) 198696 saat de uykuda geçmiş oluyor. Aslına bakarsanız sadece uykuda kaybettiğimiz zamanı çıkarırsak, bize bilincimizin açık olarak kaldığı bir 397392 saat kalıyor. Bunun gibi birçok hesap yapıp ömrümüzden eksiltebiliriz. =)
Peki bize kalan bu 400bin saati nasıl harcamalıyız ki hayatımız monoton olmasın? İşte asıl önemli olan nokta da bu zaten. Bunu kendimiz yaratıyoruz. Yani nelerden zevk alıyorsak yapmalıyız. Tabi ki ertelemeden. Mutsuz olduğunuz bir şeyi uzunca sürdürerek vaktinizi boşa harcamayın. Mutsuz olduğunuzu hissettiğiniz anda onu bitirin.
Hepimiz yaşamın kıyısındayız aslında. Denize atlayıversek ölüp gidicez. Yani öleceğimiz kesin! Bari batmayı beklemek yerine, çırpınıp çabalıyalım. Ölmenin de hakkını verelim yani. Boşa vakit kaybetmeyelim!!
Hala yeterince saatimiz ve günümüz var. Çok geç kalmadan bu saatleri dolduralım…
Çok güzel bi yazı olmuş bu yaa.. Bi de hesaplamışsın falan.. Yuvarlayıp 600bin saat yapmışsın bayıldım ona :))))